Karaciğer, şüphesiz vücudumuzu detoksifikiye eden en önemli organdır. Yediğimiz yiyecekler, kullandığımız ilaçlar, içtiğimiz alkolün zehirsizleştirme işlemleri karaciğerde yapılmaktadır. Karaciğer hücrelerinin yağ oranı %5’in üzerine çıktığında erken evre karaciğer yağlanması teşhis edilir. Karaciğer hücrelerinin güzel bir özelliği de kendi hücrelerini yenileyebilmesidir. Gerekli önlemler alınmadığı durumda ise karaciğerde oluşan skarlar siroz hastalığına kadar gidebilmektedir.
Karaciğer yağlanması alkole bağlı veya alkolden bağımsız şekilde ortaya çıkabilmektedir. Alkol kullanma durumunun yanında; şişmanlık, hiperlipidemi, kandaki yüksek seviyerlerde yağlar, yüksek trigliserit, diyabet, genetik miras, hızlı kilo kaybı, bazı ilaçların yan etkileri gibi durumlar da karaciğer yağlanmasının diğer yaygın nedenlerindendir.
Beslenme, karaciğer fonksiyonlarının düzgün çalışabilmesi için çok önemli bir faktördür. Yağlanmaya neden olan beslenme içeriklerine bakacak olursak;
-Şeker, nişasta bazlı besinleri(ekmek, pastane ürünleri, cipsler, bisküvi, gofret ve benzerleri, eve servis pizzalar, şekerli ve gazlı içecekler) çok tüketmemiz,
-Fast food yiyeceklerin beslenmemizde çok yer bulması,
-Sağlıklı olarak düşündüğümüz bazı besinleri fazla miktarda tüketmek,
-Alkol tüketimini arttırmak,
-İlaç, özellikle parasetamol içerikli ağrı kesicileri çok kullanmamız,
-Hareketsizlik, fiziksel aktivite yetersizliği,
-Obeziteyi sadece estetik bir problemmiş gibi algılamamız,
-İnsülin direnci varlığı ve bu direnci kontrol altına alamamamız,
-Cıva,arsenik, kurşun gibi ağır metal içeriği yüksek olan besinleri kullanmamız,
-Fruktoz zengini besinlerin ve içeceklerin çok fazla tüketilmesi.